1. Bölüm: Giriş

Mo Dao Zu Shi 

Yazan: Mo Xiang Tong Xiu

Kötücül Sihirbazlığın Büyük Ustası


ÖzetKötücül Tarikat'ın kurucusu ve büyük ustası Wei WuXian, oyunbaz numaralarıyla dünyayı salladıktan ve yarattığı kaos ile milyonların nefretini kazandıktan sonra en değerli shidisi* tarafından sırtından bıçaklanmış ve onu alt etmeye yemin etmiş kudretli klanlar tarafından katledilmişti. 
  Yıllar sonra, Wei Wuxian kendini, kendi klanı tarafından terk edilmiş deli bir adamın vücudunda bulur ve sonrasında da istemeden klanlar arasındaki meşhur bir efsunkâr olan başdüşmanının/dostunun -Lan WangJi- eline düşer. Böylece canavarlarla savaşırken ve gizemler çözerken genç çocuklarını yetiştirecekleri heyecan dolu fakat gülünç bir maceraya başlarlar. 
  Karşılıklı flörtleştikleri serüvenleri sırasında Wei WuXian, Lan WangJi'nin mağrur ve ifadesiz yüzünün ardında WangJi'nin Wei WuXian'a karşı, yansıttığından daha derin hisleri olduğunu fark eder. 

*shidi: sınıf arkadaşı/yakın arkadaşı anlamına geliyor fakat burada en yakın shidisi olarak üvey kardeşi kastediliyor. 

Giriş

"Müjdemizi isteriz! Wei WuXian öldü!"

LuanZang Tepesi'ndeki kuşatmanın üstünden bir gün bile geçmeden, haberler sanki kanatlanıp savaşın bile önüne geçerek büyü dünyasına yayılmaktaydı. 
En önde gelen klanlardan başıboş efsunkârlara kadar, bir süredir herkes, Dört Büyük Klan tarafından yönetilip yüzlerce küçük klanın sürüklendiği kuşatmayı konuşmaktaydı.

"YiLing Patriarkı öldü! Onu kim öldürmüş olabilir ki!"

"Shidi'si Jiang Cheng'den başka kim olabilir? Herkesin iyiliği için kendi akrabasının sonunu getirdi. Onun inini, LuanZang Tepesi'ni yok etmek için Dört Klana -JunmengJiang, LanLingJin, GusuLan, QingheNie.- öncü oldu."

"Söylemesem olmaz, hele şükür!" 

"Sahiden hele şükür ki o musibetten kurtulduk."

"Yol açtığı gözüpek kargaşayı bırak, YunmengJiang klanı onu evlat edinip eğitmeseydi sokaklarda yaşayan avarenin teki olurdu. Klanın başı onu kendi evladı gibi yetiştirmişken onlara zarar verip büyü dünyasının düşmanı oldu, Jiang klanını rezil etti, hatta klan onun yüzünden neredeyse yok oluyordu! Seni besleyen eli ısırmanın esas örneği!"

"Jiang Cheng bu arkadaşın yaşamasına zaten fazla izin vermiş. Yerinde ben olsaydım, daha klandan kaçarken onu bıçaklamakla yetinmezdim. Hatta sonradan yaptığı o delice şeyleri yapmasın diye klanın öğrencilerini iyice gözden geçirirdim. Çocukluk arkadaşına gösterdiği 'incelikler' kimin umrunda?"

"Bunların hepsi kulaktan dolma. Jiang Cheng'in öncülerden olduğu doğru, evet, ama 
Wei WuXian'a son darbeyi indiren o değildi. Wei Wuxian kötü yolu takip ettiğinden güçleri geri tepti
ve vücudu parçalandı."

"Hahahahaha... Talih diye buna denir! Yarattığı hayalet askerler tasması kopmuş köpekler gibi karşılarına çıkan herkesi ısırırken... Ona da ölene kadar ağızlarda çiğnenmek layık!"

"Ama Jiang Cheng, Wei WuXian'ın zayıflığını kullanan bir plan yapmasaydı kuşatma başarılı olmayabilirdi. Wei WuXian'ın sahip olduğu şeyi hatırlatmama gerek var mı? Üç bin vasıflı efsunkârın tamamen yok olduğu günü unuttunuz mu?

"Üç binden fazla olduğunu duydum, belki beş bin."

"Kesinlikle aklını kaçırmış."

"Yarattığı o kötücül silahı ölmeden yok ettiği iyi olmuş. Öyle olmasaydı... silah dünyada kalıp insanlığa daha da zarar verseydi günahları katlanırdı."

"Biliyorsunuz değil mi? Wei WuXian bir zamanlar geleceği en parlak efsunkârlardandı, ayrıcalıklı bir klandan gelmesi ve genç yaştaki başarıları yüzünden. Nasıl oldu da şimdi olduğu yere geldi?"

"Demek ki insan büyü dünyasında ancak doğru yolu takip edebilir. Bu hileli yöntemler ancak ilk bakışta yarar sağlarmış. Bakın sonunda ne oldu? Ondan geriye bir vücut bile kalmadı."

"Her şeyin sorumlusu kullandığı yöntemler de değil. Wei WuXian'ın karakteri zaten oldukça ahlaksızdı. Ne ekersen onu biçersin, keser döner sap döner gün gelir hesap döner."
...

Wei WuXian'ın ölümünden sonra, mevzuya son nokta koyuldu. Bazı alışılmadık fikirler hemen alaşağı edilirken insanların söyledikleri çoğu zaman aynı şeylerdi.

Yine de, herkesin bildiği aşikâr bir gerçek vardı.

Kimse Wei WuXian'ın ruhunu çağıramıyordu, bu da demekti ki, ruhu ortadan kaybolmuştu.

Ruhu, onu yutan milyonlarca hayalet tarafından parçalanmış olabilirdi.
 
Ya da, kaçmış.

Eğer söz konusu birincisiyse, ne âlâ. Keza kimsenin şüphesi yoktu ki YiLing Patriarkı dağları oynatacak, denizleri boşaltacak kadar güçlüydü. Ancak, söz konusu sonuncusuysa ruhu er geç vücuduna geri döner ve kendisi dirilirdi. Gün gelince büyü dünyası, hatta tüm fani topraklar, en çılgın lanet ve intikamla yüzleşerek kaosun ve çaresizliğin pençesine düşerdi.

Çeşitli klanlar, LuanZang Tepesine yüz yirmi adet taştan yaratık koyarak, sık sık yapacakları ruh çağırma ayinlerine başladılar, ayinleri artan tetik ve dünya çapında soruşturulan tuhaf olaylar takip etti. 

İlk yıl, hiçbir şey olmadı.

İkinci yıl, hiçbir şey olmadı. 

Üçüncü yıl, hiçbir şey olmadı.
...

On üçüncü yılda, yine, hiçbir şey olmadı.

Her geçen gün daha fazla insan, YiLing Patriarkı'nın belki de gerçekten yok olmuş olabileceğine inanmaya başladı.

Dünyayı alt üst edecek kadar güçlüyse bile, belki de nihayet devrilme sırası ondaydı. 

Kimse sonsuza kadar zirvede kalamazdı--- efsaneler yalnız efsanedir.



                                             





Yorumlar

Popüler Yayınlar